}

KÜLTÜR

DÜĞÜNLERİMİZİN VAZGEÇİLMEZİ KEŞKEK

Düğünden bir gece önce ıslatılan buğday, sabahtan büyük kazanlar içerisinde kaynatılmaya başlar. Kaynatılan buğdaylar ve etler büyük kazanlar içerisine alınıp, tokmaklar yardımıyla kazanın içine vurarak malzemelerin iyice erimesi sağlanır. Yapılan bu işleme keşkek dövme denir. Geleneksel olarak yapılan keşkek, imece usulüyle dövülerek yapılır. Keşkek dövme işlemi sonucunda buğday ve etler eriyerek birbirleriyle özleşirler. Keşkek, ne kadar uzun süre ve kuvvetli şekilde dövülürse o kadar lezzetli olur. Çok iyi dövülmüş keşkeğe ”sakız gibi keşkek” denilir.


Köylümüz aşçı Mehmet Madan, keşkek kazanının başında



 


Köylülerimiz Zeynel Karadeveci ve Mehmet Emin Bayrak keşkek döverken

 


          Bir köy düğününde imece usulü keşkek yemeği dövülürken


 

DÜĞÜN YEMEKLERİMİZ



  • Keşkek
  • Sıkma (Yuvarlama)
  • Et Yemeği
  • Düğün Çorbası
  • Yaprak Sarması
  • Pilav
  • Kızartma
  • Kıstırma yemeği
  • Kuru Fasulye
  • Salata
  • Zerde
  • İrmik Helvası



 

YÖRESEL AĞIZ

  • İrim
  • Dar sokak anlamında kullanılır.
  •  
  • Bango
  • Mutfak tezgâhı anlamında kullanılır.
  •  
  • Berenarı
  • Üstün körü, şöyle böyle, gelişi güzel anlamında kullanılır.
  •  
  • Ünlemek
  • Seslenmek, çağırmak anlamında kullanılır.
  •  
  • Dinelmek
  • Ayakta durmak anlamında kullanılır.
  •  
  • Hayat -  Gaydırma
  • Köy evlerinde balkonumsu yere verilen isim. Yaz aylarında yemek burada yenir, çay eşliğinde sohbet burada yapılır.
  •  
  • Yalım
  • "Galiba" anlamında. Örnek: "Bizim oğlan gelmicek yalım."
  •  
  • Kel baş
  • Karnabahar için kullanılır.
  •  
  • Dalgan
  • Isırgan otunun yerel dilde ki kullanımı.

 

HALK İNANIŞLARI

  • Elden bıçak alınmaz alınırsa alan kişiyle kavga edileceğine inanılır.
  • Gece acı biber evden çıkmaz çıkarsa  acı bir olay yaşanacağına inanılır.
  • Hava karardıktan sonra evden dışarı süt yoğurt verilmez. Süt veren ineğin huysuzlaşacağına veya hastalanacağına inanılır. Verilirse bile üzerine yeşil yaprak konur. Nazar engellenir.
  • Kulak çınlaması birisinin seni andığına işarettir.
  • Kötü bir şeyden bahsederken şeytan kulağına kurşun der tahtaya veya duvara üç defa vurulur.

 

BAYRAK DİKME GELENEĞİ

Düğünün başladığını ilan etmek için düğünden 15 gün önce oğlan evine bayrak dikilir. Düğün evine bayrak dikilmesi ile birlikte düğün başlar ve bayrağın inmesi ile de düğün sona erer. Düğün ne zaman başlıyor sorusu yerine bayrak ne zaman dikiliyor sorusu sorulur veya delikanlının bayrağını ne zaman dikiyoruz diyerek düğün vakti öğrenilmeye çalışılır. Bayrağın üzerine genelde portakal takılır ve yüksekçe yere dikilir. Alana bu portakalı vurmak için toplanan köylüler, ellerinde ki tüfeklerle bayrağın üzerine takılı duran portakalı vurmak için birbirleriyle yarışırlar. Bayrağı vuran kişiye hediye verilir.


                                                      Bayrak dikme töreninden bir kare

 

ASKER UĞURLAMA GELENEĞİ

Askere gidecek olan gençler boyunlarına kırmızı yemeni takarlar (genelde türk bayrağı işlemeli olurdu) konu komşu herkesin elini öperek helallik isterler. Komşularda dualar eşliğinde çeşitli küçük hediyeleri askere gidecek olan gençlere verirler. Bu hediyeler genelde mendil, çorap, havlu ve asker harçlığı olur.

Mesut Öztunç ağabeyimizin konuya ilişkin yorumuyla; En güzel geleneklerimizden olan asker uğurlamaları çok değerli ve anlamlı. Eskiden askere gidecek gençleri her akşam sırayla aileler toplu olarak yemeğe alırlardı. Unutulmaya yüz tutmuş olan bu kültürü yaşatmak hepimizin görevi olmalı.

1978 Yılı İncirliova Tren Garında arkadaşlarını askere uğurlamaya gelen Hacıaliobalılar.


Soldan Sağa:Canip Utangeç, İbrahim Utangeç, Sadık Danacı, İsmail Erdoğan, Turgut Sönmez, Hikmet Serin, Mevlüt Utangeç,Yaşar Becerikli (Gerenkovalı), İsmail Gümüş, Mesut Öztunç, Nail Dokur, Küçük İbrahim, Yücel Kansız, Hüseyin Horzun, Cevdet Gümüş, Mehmet Horzun, Mehmet Akdoğan, Şener Gider 



Köylümüz 
İlhami Madan Askere Giderken


KINA YAKMA GELENEĞİ


Kına gecesinde gelin adayına kınayı mutlu bir evliliği olan bir kadın tarafından yakılması adettendir. Böylece kınayı yakan kişinin mutluluğu ve şansının gelin adayına geçtiğine inanılır. Bu gelenek halen günümüzde de devam etmektedir.


 




ÇEYİZ

Çeyizler eskiden develer ile taşınırdı. Ganimoğulları, Araposmanlar, Deveci Mehmetler ve İnce oğlanların develeri pek meşhur olup, düğünlerde gelin çeyizleri develere yüklenerek götürülürdü. Çeyiz götürülecek develer itina ile hazırlanır, yeni havutlar vurulur, üzerine ipek örtüler serilirdi. Düğün sahibi tarafından da en öndeki deveye elbiselik kumaş, diğerlerine ise yazma ya da üslük bağlamak, deveyi çekene ise bahşiş vermek adettendi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder